DEPRESYON

Sabah uyandığınızda nasıl bir güne başlamak istiyorsunuz?. Nasıl uyanıyorsunuz uykunuz rahat mı ,kesintilimi dinlenmiş şekilde uyanabiliyor musunuz?. Zamanı nasıl geçiriyorsunuz , duygularınız ve düşünceleriniz size sıkıntı yaşatıyor mu? .İşinizi yaparken daha fazlamı zorlanıyorsunuz ?. Enerjiniz nasıl, yorgun ve halsiz hissediyor musunuz ?. Geçmiş ve gelecek nasıl görünüyor size ?. Geleceğe dair umudunuzu kaybettiğinizi düşünüyor musunuz?. Daha önce yaparken zevk aldığınız bir çok şey size anlamsız ve keyifsiz geliyor mu? Daha gergin ve tahammülsüz ve sinirlimi hissediyorsunuz?

Evet bunlar bizim depresyon belirtilerini sorgularken başvuran kişilere sorduğumuz bazı sorular. Bunlara yanıtınız genelde olumsuz yönde ise ve bunları en az 15 gündür yaşamaktaysanız depresyon da olabilirsiniz.

Tabi bu noktada aklınıza gelen ilk soru neden ben neden depresyona girdim olabilir. Çok mu zayıfım kişiliğim mi problemli , hassasım duygularımı söylemekte sorun yaşıyorum, ailemde de vardı ,evliliğim problemli, sorumluluklarım fazla, işim sorunlu gibi bir çok neden aklınızdan geçebilir.

Bunları düşündükçe de olumsuz duygularınız ve karamsarlık daha da artabilir. Ben bunları tek başıma çözebilirim, başkasına ihtiyacım yok diye beklerseniz depresyon yaşam kalitesini düşürerek hayatınızı güçleştirecektir.

Psikiyatrik rahatsızlıklar toplumda yaygın olarak görülüyor. Her 4 kişiden birinin psikiyatrik rahatsızlıktan etkilendiği gelecek on yıl içinde depresyonun en fazla yeti yitimine neden olan hastalık olacağı biliniyor. Bunun anlamı depresyonun ortaya çıkardığı yaşamsal, sosyal ve aile ile ilişkili sorunların toplumu büyük oranda etkileyeceğidir. Günümüz koşullarında terör olayları, ekonomik krizler, sosyal ilişkilerin zayıflaması ilişkilerin daha çok sanal ortamda yaşanması , evlilik sorunları ,düşünüldüğün de depresyondaki bu artış daha iyi anlaşılmaktadır. Bunun yanında ailesel geçiş ve kişisel yatkınlık depresyonun ortaya çıkmasında önemlidir. Geçmiş ve bugünün koşulları kıyaslandığında çocukluk ve ergenlik çağı arasında büyük farklılıklar hep konuşulan durumlardır. Apartman katlarında aşırı korumacı ve başarı odaklı aileler tarafından büyütülen enerji harcamayan çocuklar, bilgisayar oyunları ve iletişimi sosyal medya üzerinden sağlayan ergenler   başarı odaklı sistem içinde sınavlarla geçen ergenlik ve çocukluk dönemi erken yaşlarda başlayan depresyona yatkınlığı artıran nedenler doğurmaktadır. Depresyon uygun tedaviyle kolaylıkla tedavi edilen tedavi edilmediğinde kronikleşen ve yaşamsal sorunlara neden olan bir hastalıktır. Hastalığa olan duyarlılığın artması , toplumsal önyargıların düzelmesi, etiketlenme, zayıflık gibi inanışların değişmesi yardım alma ve tedaviye uyumu artıracak ve tedavi olmadığında ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların ortaya çıkması olasılığını ortadan kaldıracaktır.

Depresyon tedavisinde biyolojik yani ilaçla tedavi yanında, tedavinin psikoterapiyle desteklenmesi daha iyi sonuç almamızda ve hastalığın tekrarlama olasılığının azalmasına yardımcıdır. Bunun dışında bilimsel gerçeklikle ilgisi olamayan tedavi uygulamaları , herhangi bir kurama dayanmayan tamamen sohbet ve öneriye dayalı yöntemlerin depresyon tedavisinde yeri yoktur. Ruh sağlığı iç huzurunun, sosyal uyumun denge halinde olması, böylece sahip olduğu kaynaklarını en iyi şekilde kullanarak başkalarını sevebilmesi, üretebilmesi ve hayattan zevk alabilmesi halidir. Bunun için elimizdeki kaynakları iyi şekilde kullanmak, gerektiğinde kaynak yaratmak, sağlıklı beslenmek, ruhsal ihtiyaçlarımızı doyurmak, spor yapmak, sağlıklı yaşama özen göstermek, sorun çözme becerilerini geliştirmek ,sevmek ,ilişki kurma becerilerinin gelişmesi ruhsal sağlığımızı destekleyecek depresyon olasılığını azaltacaktır.

Psikiyatri uzmanı Dr. Hayriye Pervin KARAKAŞ

 

 

 

About the Author :

Leave a Comment

START TYPING AND PRESS ENTER TO SEARCH