KLEPTOMANİ

 

Kişinin parasal değeri olmayan,ihtiyaç duymadığı nesneleri tekrar tekrar çalmasıdır.Hısızlık girişiminde bulunmadan önce giderek artan bir gerginlik vardır.Hırsızlık girişimi sırasında haz alma,doyum bulma yada rahatlama yaşarlar.Semptomlar çocuklukta başlar ve aralıklı olarak yetişkinikte devam eder.Hastaların çok azı kendiliğinden tedaviye başvurur.Bütün magaza hırsızlıklarının %4’u kleptomaniktir.Pek çok kleptomaniğin yakalanmadığını yakalansa bile serbest bırakıldığını bilmekteyiz.Yakalananlar ciddi bir duygusal travma geçirmektedir.Kleptomanların daha çok kadınlar arasından çıktığı düşünülsede %20 oranında erkeklerdede görülmektedir.

SINAV ÇOCUĞUNA ANNE BABA OLMAK

 

Sağlıklı temellere dayanan iletişim modeli sınava hazırlanan anne babaların güçlü kozudur.Başarı yada başarısızlık bu modelin biçiminden dolaylı olarak, değil direk etkilenir.Anne babaların yaptığı en önemli iletişim hatalarından biri, çocuklarını kendi dönemleriyle ve kendi geçmişleriyle kıyaslamalarıdır.Bu durum çocuklarda ebeveynlerimiz bizi anlamıyor duygusunu oluşturmaktadır.Siz beni anlamıyorsunuz herşey sizin döneminizdeki gibi değil ,benim dönemim daha farklı diyen çocuklarla çok sık karşılaşıyoruz.Anne-baba lar ,gençlik çağındaki yaptığı hataları unutabilirler ve hata yapmayan bir çocuk beklentisiyle çırpınır dururlar.

ALIŞVERİŞ HASTALIĞI(OMNİOMANİ)

 

Bireyin ihtiyaç dışı kontrolsüzce alışveriş yapması ve zihninin yoğun bir şekilde alışverişle meşgul olmasıdır.Ekonomik olarak sıkıntı yaşamalarına rağmen alışverişi engelleyemezler.Tüketim ihtiyacının artması,kampanyalar,reklamlar ve avantajlı görünen ödeme seçenekleri insanları alışveriş yapmaya yöneltmekte ve özendirmektedir.Kadınlar ağırlıkta olamak üzere insanlar alışverişi sevmektedir. . Bugün modern dünyanın bir getirisi olan tüketim kültürü, insanları medya aracılığıyla daha fazla almaya ve tüketmeye zorluyor.

STRES

 

2016′ dan 2017 ‘ye girerken çok şeyleri geride bıraktık.Çok fazla ölüm,ekonomik belirsizlikler,teror olayları,cinsel istismar,savaşlar dan dolayı sıkıntılar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.Bu durumların bizlere kazandırdığı fazla miktarda stresin etkilerini hem ruhsal hemde bedensel olarak yaşamaktayız.Stresin beyin üzerine etkisi çok önemlidir.Zaman içinde beyin nörokimyası üzerinde ortaya çıkan dengesizlik depresyon,anksiyete bozuklukları gibi birçok ruhsal hastalıklara neden olmaktadır.

TOPLUMSAL DEPRESYON

2016 yılı bütün dünya ve bizim toplumumuz açısından birçok sorun ve sıkıntıyla birlikte geride kaldı. Savaşlar,ekonomik krizler,cinsel tacizler ve terör olayları belirsizlikler,korku ,endişe ,moralsizliğide birlikte getirdi.Bireysel sıkıntıların fazla miktarda yaşanmasının yanında toplumsal olarakta depresif bir dönem yaşadık.

Bireysel depresyon da kişiyi etkisi altına alan mutsuzluk,hayattan zevk alamama,isteksizlik,karamsarlık gibi belirtiler görülmektedir..Toplumsal depresyon ise ;tüm toplumu etkisi alan olaylarla ilişkilidir,tüm toplumun genel ruh halini yansıtmaktadır.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

 

Bir problemle karşılaştığımızda kaygılanabiliriz. Son dönemde yaşanılan toplumsal olaylarda hissedilen kaygı hali gibi. Ancak anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin kaygıları, normal bir hayat sürdürmesini engelleyecek kadar yoğundur.

Yaygın anksiyete bozuluğunda,hem psikolojik hemde fiziksel semptomlar görülebilir.Korkulu bir beklenti hali,irridabilite,konsantrasyon güçlüğü ve huzursuzluk hissi psikolojik semptomlardır.Hastaların çoğu hafıza sorunlarından bahsederler ,bu durum konsantrasyon güçlüğüne bağlı gelişir.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

 

Çoğumuz bir travmatik olaya (sevilen birinin kaybı, ciddi bir hastalık, kaza veya kişisel saldırı.) şahit olmuşuzdur veya yaşamışızdır.Özellikle, günümüz koşullarına çok sık olarak yaşamaktayız. Travmatik olay sonrası,zamanla, yas dönemi geçer, acı azalır ve hayat normal halinde devam eder. Çoğumuz travmatik olaydan sonra kendiliğinden iyileşiriz. Ama bazı kişiler travmatik olaydan sonra aylar, hatta yıllar geçse bile iyileşmeyebilir,

ANOREKSİYA NERVOZA

 

Yeme bozuklukları,yeme davranışında ağır bozukluklar olması ile belirlidir.Yeme bozuklukları tıbbi,psikolojik,sosyal bozulmalara yol açar.Kadınlarda zayıflığın erkeklerde kaslılığın yüceltildiği normlara ulaşmaya çalışan ergenlerde yeme bozuklukları ciddi yaşamsal sorunlara neden olmaktadır.

Anoreksiya nevroza; kişinin kendisinin neden olduğu önemli bir dereceye varan şiddetli açlıktır,kilo almaktan aşırı korku mevcuttur.Vücutlarının biçimi ve algılarında belirgin bozukluk vardır.Aşırı kilo vermelerine rağmen hala kendilerini kilolu yada vücutlarının belli bölgelerinde (kalça,basen vb) fazlalık olduğunu düşünürler.Fazla kilo vermeleriyle ilişkili olarak ilk aybaşlarını görmüş kızlar ve kadınlar adet göremezler.

BULİMİYA NERVOZA

 

Bulimiya nervoza,çok zayıf olmayı hedefleyen ama anoreksiyadaki gibi aç kalmayı başaramayan kişilerde görülür.Bireyler de yemelerinin kon trol dışına çıktığını hissetmeleri üzerine bu tıkınırcasına yeme dönemleri paniğe neden olur .Şişmanlık korkusunun yarattığı kaygıyla beraber ,bir yandan açlığın fizyolojik olarak istettiği yeme davranışı ,diğer yandan derindeki zayıf olma arzusu arasında panik yüklü bir çatışma yaşarlar.Bulimiya nervozanın başlıca özellikleri,tıkınırcasına yeme ve kilo almamak için uygunsuz yöntemlere başvurmadır.

                                                        ÇİFT İLİŞKİSİ

 

    Romantik ilişkileri, duygusal bağlılık ,eşin duygusal ihtiyaçlarıyla ilgilenilmesi, bu ihtiyaçların tatmin edilmesi  ve eşler arasındaki karşılıklı dayanışma süreci olarak tanımlamak mümkündür. Tabi ki bu tanım bir ideali ifade etmektedir. Kimi zaman bir romantik ilişkide bu etmenlerden yalnızca biri yada ikisi var olabilir ve eşin tatmin olmayı beklediği kadar da yoğun olmayabilir. Çiftin arasındaki duygusal bağlılık ve dayanışma düşük olsa da her iki taraf da çeşitli nedenlerden dolayı ilişkiyi sürdürmek isteyebilir.

START TYPING AND PRESS ENTER TO SEARCH